Çağdaş Sözlük

va'd ~ وعد

Kamus-u Fransevi - va'd ~ وعد maddesi. Sayfa: 1312 - Sira: 8

Qu'est-ce que va'd وعد , le sens du mot وعد. A propos وعد turque. Dictionnaire de langue ottomane

وعد fransızca ne demek, وعد anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

وعد ماذا تقصد الفرنسية وعد وسائل الفرنسية وعد معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

va'd ~ وعد güncel sözlüklerde anlamı:

VA'D ::: Söz verme. Söz verilen şey. Bir kimsenin yapacağına veya yapmayacağına dâir söz vermiş olduğu husus. Bir şeyi yapmak veya bir şey için söz vermek va'ddır. Hayır işlenecek iş için masdar "va'd" veya "vaide" dir. İşlenecek şey şer ise; ev'ide denir. Masdarı "Îâd: $ " dır. Va'd hayırda, îâd ve vaîd şerde kullanıldığına göre; vaîd: $ masdarı şerre niyet ettiğini, korkulacak iş işleyeceğini haber vermekle korkutmaktan ibarettir.

va'd ::: (a. i. c. : mevâîd, vuûd) : 1) söz verme, üstüne alma. (bkz. : taahhüd). 2) yapılmasına söz verilen şey. El-va'dü ke-d-deyn : vait, borç gibidir.

va'd-i muallak ::: huk. "filân adam senin alacağını vermezse ben veririm" demek gibi sözdür ki "kefalet" olur.

va'd-i mücerred ::: huk. "filân kimsenin borcunu öderim" demek gibi bir söz.

VA'D ::: 1. Allahü teâlânın; emirlerini yerine getirenleri çeşitli nîmetlerle mükâfâtlandıracağını, karşı gelenleri ise, azâb ile cezâlandıracağını bildirmesi, söz vermesi. Buna va'd-ı ilâhî de denir.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Allah mü'min (inanan) erkeklere ve mü'min kadınlara kendileri içinde ebedî kalıcı olmak üzere ağaçları altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetinde güzel meskenler (kalacak yerler) vâ'detti. Allahü teâlânın onlardan râzı olması (ise), hepsinden daha büyüktür. (Çünkü bu her seâdetin başıdır). (Tevbe sûresi: 72)

2. Bir kimsenin, başka birisine bir husûsta söz vermesi.

Münâfıklık alâmeti üçtür. Yalan söylemek, va'dini ifâ etmemek (yerine getirmemek), emânete hıyânet etmek. (Hadîs-i şerîf-Edeb-ül-Müfred)

Nifak yâni münâfıklık; zâhirin (dışın) bâtına (içe) uymaması demektir. Münâfığın sözü özüne uymaz. İnanılacak şeylerde münâfıklık yapmak küfrdür, inançsızlıktır. Cehennem'de sonsuz kalmayı gerektirir. İşlerinde ve sözlerinde münâfıklık yapmak haramdır, günâhtır. Îmânı gidermez. İnanılacak şeylerde münâfıklık, diğer küfrden (inançsızlıklardan) daha kötüdür. Îfâ etmek, yerine getirmek niyetiyle va'd yapmak câizdir, hattâ sevâbdır. Böyle va'di îfâ etmek vâcib değildir, müstehâbdır. Va'di yerine getirmemek tenzihen mekrûhtur. Va'dinde durmaya gücü yetmezse münâfıklık olmaz. Kendine mal veya söz yahut sır emânet edilen kimsenin bunlara hıyânet etmesi, münâfıklık olur. (İbn-i Hacer)

va'd ::: söz verme , vaat

vaad ::: söz verme

va’d ::: ‬vaat

VA'D :::

Söz verme. Söz verilen şey. Bir kimsenin yapacağına veya yapmayacağına dâir söz vermiş olduğu husus. Bir şeyi yapmak veya bir şey için söz vermek va'ddır. Hayır işlenecek iş için masdar "va'd" veya "vaide" dir. İşlenecek şey şer ise; ev'ide denir. Masdarı "Îâd: $ " dır. Va'd hayırda, îâd ve vaîd şerde kullanıldığına göre; vaîd: $ masdarı şerre niyet ettiğini, korkulacak iş işleyeceğini haber vermekle korkutmaktan ibarettir.