arz ~ عارض
Kamus-u Fransevi - arz ~ عارض maddesi. Sayfa: 834 - Sira: 2
Qu'est-ce que arz عارض , le sens du mot عارض. A propos عارض turque. Dictionnaire de langue ottomane
عارض fransızca ne demek, عارض anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük
عارض ماذا تقصد الفرنسية عارض وسائل الفرنسية عارض معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية
arz ~ عارض güncel sözlüklerde anlamı:
ARZ ::: (Erz) Yeryüzü, toprak, zemin, dünya. * Aşağı ve alçak. * Memleket, ülke. * Küre. * İklim. * Davarın ayağının altı.
ARZ ::: f. Ardıç adı verilen bir ağaç.
ARZ ::: Bir büyüğe bir şeyi hürmetle vermek. Bir işi büyüğüne hürmetle anlatmak. İzâh etmek. Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek. * Kıymetli bir şeyi diğer bir şeyle değiştirmek. * Bir şeyin birden, âniden meydana gelmesi. * Altın ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin uzunluk mukabili olan genişliği. * Bir muamelede aldanmak. * Sağlam insanın hemen ölmesi. * Delirmek. * Coğ: Bir yerin yeryüzünde hatt-ı istivâdan (ekvatordan) olan uzaklığı. * Koz: Bir yıldızın mıntıkatulbürucdan olan uzaklığı.
ARZ ::: f. Sunma, gösterme, takdim etme.
ârız ::: (a. s. arz'dan.) : 1) gelen. 2) i. tesâdüfî vak'a. 3) i. dağ, bulut ve şâire gibi gör-miye manî olan herşey. 4) i. yanak.
ârız-ı gülgûn ::: gül renginde olan yanak, penbe, al yanak.
arz ::: (a. i. c.) : arazûn ve [tabakaları bakımından], "arzîn" şekli de vardır). 1) Dünyâ. 2) toprak. 3) iklim; memleket.
arz-ı a'şâriye ::: öşür-onda bir-vergi veren memleket.
arz-ı belde ::: astr. her hangi bir mahallin üstünden geçen arz dâiresi.
arz-ı belde ta'yîni ::: jeod., astr. herhangi bir mahalde kutup yıldızına veya diğer yıldızlara rasatlar ve bu rasatlara dayanan astronomik hesaplar yapmak suretiyle o yerin arzını tâyin etme. [ayni ameliye Güneşle de yapılabilir].
arz-ı harâc ::: vergi veren memleket.
arz-ı mev'ûd ::: Filistin.
arz-ı mukaddes ::: Filistin ve havâlisi.
arz-ullâhi vâsia ::: Allah'ın yarattığı yer yüzü geniştir; geniş arazî.
ârz ::: (f. i.) : ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
arz ::: (a. i.) : 1) en, genişlik. 2) astr. *enlem.
arz-ı cenubî ::: güney enlem.
arz-ı şimâlî ::: kuzey enlem.
arz ::: sunma, verme, gösterme.
arz ::: yer, yeryüzü.
Arz :::
- Sunma.
- Yüksek bir makama anlatma, bildirme.
- En, genişlik.
- Yer, yeryüzü.
ârız ::: yanak , bulaşan , gelen , yapışan
arz ::: dünya , sunma , yeryüzü , yer , genişlik , en , arzetme , gösterme
ârız ::: yanak
ârız ::: gelen
ârız ::: engel
arz ::: yer
arz ::: dünya
arz ::: yeryüzü
arz ::: genişlik
arz ::: en
arz ::: enlem
arz ::: sunma
arz ::: arzetme
arz ::: (a. i. c.) arazûn ve [tabakaları bakımından],
ârz ::: (f. i.) ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
arz ::: en, maruzat, yer, yeryüzü
arz :::
ARZ :::