Çağdaş Sözlük

pir ~ پر

Kamus-u Fransevi - pir ~ پر maddesi. Sayfa: 317 - Sira: 16

Qu'est-ce que pir پر , le sens du mot پر. A propos پر turque. Dictionnaire de langue ottomane

پر fransızca ne demek, پر anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

پر ماذا تقصد الفرنسية پر وسائل الفرنسية پر معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

pir ~ پر güncel sözlüklerde anlamı:

PiR ::: f. Yaşlı, ihtiyar. * Reis. * Bir tarikatın kurucusu. * Herhangi bir meslek ve san'atın başlatıcısı, te'sis edicisi.(Kur'an-ı Hakim; enbiyaları, insanın cemaatlerine terakkiyat-ı mâneviye cihetinde birer pişdar ve imam gönderdiği gibi; yine insanların terakkiyat-ı maddiye suretinde dahi o enbiyanın herbirisinin eline bâzı hârikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad etmiştir. Onlara mutlak olarak ittibaa emrediyor. İşte enbiyaların mânevi kemâlatını bahsetmekle insanları onlardan istifadeye teşvik ettiği gibi, mu'cizatlarından bahis dahi; onların nazirelerine yetişmeye ve taklitlerini yapmaya bir teşviki işmam ediyor. Hattâ denilebilir ki: Mânevi kemalât gibi maddî kemâlâtı ve hârikaları dahi en evvel mu'cize eli nev'-i beşere hediye etmiştir. İşte Hazret-i Nuh'un (Aleyhisselâm) bir mu'cizesi olan sefine ve Hazret-i Yusuf'un (Aleyhisselâm) bir mucizesi olan saatı; en evvel beşere hediye eden, dest-i mu'cizedir. Bu hakikata lâtif bir işârettir ki: San'atkârların ekseri, herbir san'atta birer peygamberi pir ittihaz ediyor. Meselâ gemiciler Hazret-i Nuh'u (Aleyhisselâm), saatçılar Hazret-i Yusuf'u (Aleyhisselâm), terziler Hazret-i İdris'i (Aleyhisselâm) ... S.)

"); per ::: (f. i.) : 1) kanad. (bkz. : bâl, cenah). 2) yelek, kuş kanadının büyük tüyleri, (bkz. : rîş). Şeb-per : gece uçan; yarasa, (bkz : huffâş, şeb-pere).

perr ::: (f. i.) : (bkz. : per, tâir, tayyar).

pür- ::: (f. s.) : 1) dolu. (bkz. : mem10, leb-â-lep). 2) çok fazla. 3) sahip, mâlik, [bu kelime ile 'birleşik kelimeler yapılır] . Pür-dîl : yürekli, cesur. Pür-sûz : çok yanık; çok yakıcı. gibi.

pîr ::: ihtiyar, öncü, şeyh.

PiR ::: Kimisi bezirgân, kimisi hoca,
Ecel şerbetini içmek de güç a
Kimi ak sakallı kimi pîr koca
Ne söylerler ne bir haber verirler.

(Yûnus Emre)

2. Mürşîd-i kâmil, tasavvuf yolunda rehber zât.

Pîr, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturur. (Hâce Behâüddîn Buhârî)

Pîr, kâmil ve mükemmil ise (yetişmiş ve yetiştiren ise), sohbeti büyük nîmettir. Ve onun bakışı devâ (ilâç) ve sözleri (sohbeti) şifâdır. Ve sohbetsiz vüsul (kavuşmak) mümkün değildir. (Abdülhakîm Arvâsî)

Pîre bağlılıkta bozukluk olursa, yükselmek düşünülemez. (Hâce Muhammed Bâkî-billah)

Her işte pîrlerin mübârek rûhlarını vâsıta yaparak Allahü teâlâya yalvarmalı ve duâ etmelidir. (Süleymân bin Cezâ)

Bağlı olunan pîre, zâhiren (açıkça) ve bâtınen (gizli) îtirâz etmek feyz kapısını kapatır. (Hayderîzâde İbrâhim Fasîh Efendi)

Pîrini incitenden sen de incinmezsen, köpek senden daha iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)

Pîrlik ve müridlik yalnız külâh giydirmekle ve babadan oğula kalmakla olmaz. Ehl-i sünnet ve cemâat yolunu bilmek, öğretmek ve göstermekle olur. (İmâm-ı Rabbânî)

pîr ::: reis , yaşlı , tarikat kurucusu

pür ::: dolu

per ::: kanat , kuşların iri tüyü

pur ::: dolu

pir ::: yaşlı , ihtiyar , reis , bir tarikatın kurucusu , herhangi bir meslek ve san'atın başlatıcısı , te'sis edicisi

per ::: ‬kanat

per ::: kuşların iri tüyü

per ::: yelek

pîr ::: ‬yaşlı

pîr ::: tarikat kurucusu

pur ::: ‬dolu

pür ::: ‬dolu

per ::: (f. i.) 1) kanad. (bkz. : bâl, cenah). 2) yelek, kuş kanadının büyük tüyleri, (bkz. : rîş). Şeb-per : gece uçan; yarasa, (bkz : huffâş, şeb-pere).

perr ::: (f. i.) (bkz. : per, tâir, tayyar).

pür- ::: (f. s.) 1) dolu. (bkz. : mem10, leb-â-lep). 2) çok fazla. 3) sahip, mâlik, [bu kelime ile 'birleşik kelimeler yapılır] . Pür-dîl : yürekli, cesur. Pür-sûz : çok yanık; çok yakıcı. gibi.

pir ::: ihtiyar, koca

PİR :::

f. Yaşlı, ihtiyar. * Reis. * Bir tarikatın kurucusu. * Herhangi bir meslek ve san'atın başlatıcısı, te'sis edicisi.(Kur'an-ı Hakim; enbiyaları, insanın cemaatlerine terakkiyat-ı mâneviye cihetinde birer pişdar ve imam gönderdiği gibi; yine insanların terakkiyat-ı maddiye suretinde dahi o enbiyanın herbirisinin eline bâzı hârikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad etmiştir. Onlara mutlak olarak ittibaa emrediyor. İşte enbiyaların mânevi kemâlatını bahsetmekle insanları onlardan istifadeye teşv

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: