öz ~ اوز
Kamus-u Fransevi - öz ~ اوز maddesi. Sayfa: 185 - Sira: 11
Qu'est-ce que öz اوز , le sens du mot اوز. A propos اوز turque. Dictionnaire de langue ottomane
اوز fransızca ne demek, اوز anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük
اوز ماذا تقصد الفرنسية اوز وسائل الفرنسية اوز معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية
öz ~ اوز güncel sözlüklerde anlamı:
ivz ::: (a. s.) : 1) gövdesi bodur olan. 2) i. kaz; ördek.
Öz :::
- Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı
Örnek: Bütün gün genç kızlar ilahiler söylemişlerdi. Ç. Altan Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti. H. Taner - "Kendine, kendi kendini" anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz.
- Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde.
- Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça.
- Kendi, zat
Örnek: Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme. Karacaoğlan - Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde
Örnek: Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama asıl kriz şirketin kendi özünde. A. Gündüz - Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm.
- Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan
Örnek: Çocuğun bu yalanı bir anda onu bana bir öz evlat sevgisiyle bağladı. R. N. Güntekin - İçine, arılığını, saflığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan, saf, arı.
- Dere, çay.
- Sulak, verimli yer.
- 1- Varlığın aslını kuran şey; temelözellik. Karşıtı bk. ilinek. 2- Bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu olgusu; bir şeyi o şey yapan, öyle oluşunu sağlayan şey; bir varlığın yapısını kuran şey. Karşıtı bk. varoluş. 3- Kalıcı, değişmez olan, gelip geçici olmayan, her zaman var olmakta olan varlık. Karşıtı: Değişen, değişmekte olan varlıklar. 4- Bir şeyin bireysel ve gerçek olan kendineözgü biçimi; kendineözgü belirtisi. 5- Fizikötesinin konusu olarak: Kendinde varlık. Karşıtı bk. görüngü. 6- İç, çekirdek. Karşıtı: dış, kabuk.T. : zat, mahiyet
ivz ::: (a. s.) 1) gövdesi bodur olan. 2) i. kaz; ördek.
öz ::: arı, çay, dere, hamur, hülasa, kendi, madde, mahiyet, ruh, saf, sonuç, zat