Çağdaş Sözlük

nur ~ نور

Kamus-u Fransevi - nur ~ نور maddesi. Sayfa: 1290 - Sira: 16

Qu'est-ce que nur نور , le sens du mot نور. A propos نور turque. Dictionnaire de langue ottomane

نور fransızca ne demek, نور anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

نور ماذا تقصد الفرنسية نور وسائل الفرنسية نور معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

nur ~ نور güncel sözlüklerde anlamı:

NUR ::: Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık. * Kur'ân-ı Kerim. İman. İslâmiyet. Peygamber. * Zulmeti def eden, şule, ışık. (Bazılarınca ziya, nurdan daha sağlamdır ve daha hastır. Nur; dünyevî ve uhrevî olmak üzere iki nevidir. Dünyevi olanı da iki çeşittir: Biri: Envar-ı İlâhiyeden intişar eden nurdur. Akıl ve Nur-u Kur'an gibi. İkincisi: Görmekle hissedilir ki, nurlu cisimlerden ibarettir, güneş, ay ve yıldız gibi... Uhrevi nur: $ ilâ âhir.. âyet-i kerimesinde mensus olan nurdur. Nur, âlemin mânen aydınlığına sebep olan Hazret-i Peygamber'e de (A.S.M.) denir. $ âyetinde beyan olunduğu gibi eşyanın hakikatını olduğu gibi beyan eden şeye de "nur" denir. Meşhur bir zata "Nuri" denmiştir; bunun sebebi her ne zaman vaaza ve nasihata başlasa gayb âleminden nurun şimşek gibi parıltısı ona tecelli ederdi. L.R.)

nevr ::: (a. i. c. : envâr) : 1) parlaklık. 2) ağaç çiçeği.

nûr ::: (a. i. envâr, nîrân) : 1) aydınlık, parıltı, parlaklık. Cebel-i nûr, Cebel-ün-nûr (Nur dağı) : Mekke'deki Harra dağı. Zün-nûreyn : iki nur sahibi, [Hz. Peygamber (Aleyhisselâm)in iki kızını almış olması dolay isiyle] Hz. Osman. Sûret-ün-nûr : Kur'an'da bir sûre.

nûr-i ayn, ! çeşm, dîde ::: pek sevgili kimse, [en çok evlât için kullanılır]

nûr-i eenân ::: meşhur bir çeşit lâle.

nur-i ilâhî ::: ilâhî nûr, Allah'a âit nur.

nûr-i imân ::: îman aydınlığı.

nûr-i mübîn, i nuhustîn ::: Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in rûhâniyeti.

nûrün alâ nûr ::: (nur üstü nur) : daha iyi, daha âlâ.

nûr-üs-semâvâti ve-l-arz ::: Cenabı Hak. 2) Kur'an-ı Kerîm, (bkz. : Furkan, Hitâb, Hüdâ, Kitâb, Mushaf, Necm, Zikr).

nur ::: ışık, aydınlık.

NuR ::: Kur'ân-ı kerîm okunan evden, arşa kadar nûr yükselir. (Hadîs-i şerîf-Sünen)

Müslümanlıkta beyazlayan kıllar, kıyâmet günü nûr olacaklardır. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine; "Sana Kur'ân-ı kerîmi okumayı tavsiye ederim. O, senin için yeryüzünde nûr, gökte meleklerin övgüsüdür" buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Kitâbu Metcer-ur-Râbih)

Âşıkların kalbleri, Allahü teâlânın ihsân ettiği nûr ile aydınlanır. Konuşurlarsa dudaklarından nûr saçılır. (İsmâil Fakîrullah)

Evlerinizi Allahü teâlâyı anmak sûretiyle nûrlandırınız. Evlerinizi onda namaz kılarak nasîplendiriniz. Allahü teâlâya yemîn ederim ki, böyle yapanlar gök ehli arasında tanınırlar. Gök ehli; "Falan oğlu falan, evini, Allahü teâlâyı anarak süslüyor" derler. (Kâ'bü'l-Ahbâr)

Vekî'e (Vekî bin Cerrah'a) unutkanlığımdan şikâyette bulundum. Ma'siyeti (günâhı) terk eyle diye nasîhat etti. "İlim, envâr-ı ilâhiyyeden (ilâhî nurlardan) bir nurdur. Allahü teâlâ, âsî (günah işleyen) kuluna, bu nûru vermedi. (İmâm-ı Şâfiî)

2. Kur'ân-ı kerîm.

O hâlde Allah'a, O'nun peygamberlerine ve indirdiğimiz o nûr'a îmân edin. Allah ne yaparsanız hakkıyla haberdârdır. (Tegâbün sûresi: 8)

3. Îmân.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Allahü teâlânın nûr vermediği kimsenin nûru olmaz. (Nûr sûresi: 40)

Allahü teâlânın nûr vermediği kimse münevver (nûrlu) olmaz. (Abdülhakîm Arvâsî)

4.Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından. Tam ve kusursuz olarak zâhir olup her şeyi ortaya çıkarıcı, yaratıcı veya göktekileri ve yerdekileri nûru ile hidâyet edici, doğru yolu gösterici, gökleri; güneş, ay ve yıldızlarla yeri; peygamberler aleyhimüsselâm, âlimler, mü'minler (inananlar) ile yâhut bitkilerle ve ağaçlarla tezyîn eden, süsleyen.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Allahü teâlâ göklerin ve yerin nûrudur. (Nûr sûresi: 35)

En-Nûr ism-i şerîfini söyleyenin kalbi nurlanır. (Yûsuf Nebhânî)

Nur :::


  1. Aydınlık, ışık, parıltı, ziya.

  2. İlahi bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık
    Örnek: Kuru kadın okurken önündeki mezarın bir yeşil nurla tutuştuğunu gördü. Ö. Seyfettin

  3. 1. Aydınlık, ışık, parıltı. 2. Tanrısal bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık. 3. Kur´anıkerim.

nur ::: ışık , aydınlık

nûr ::: aydınlık , ışık

nur ::: ‬ışık

nevr ::: (a. i. c. : envâr) 1) parlaklık. 2) ağaç çiçeği.

nur ::: aydınlık, ışık, parıltı, ziya

NUR :::

Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık. * Kur'ân-ı Kerim. İman. İslâmiyet. Peygamber. * Zulmeti def eden, şule, ışık. (Bazılarınca ziya, nurdan daha sağlamdır ve daha hastır. Nur; dünyevî ve uhrevî olmak üzere iki nevidir. Dünyevi olanı da iki çeşittir: Biri: Envar-ı İlâhiyeden intişar eden nurdur. Akıl ve Nur-u Kur'an gibi. İkincisi: Görmekle hissedilir ki, nurlu cisimlerden ibarettir, güneş, ay ve yıldız gibi... Uhrevi nur: $ ilâ âhir.. âyet-i kerimesinde mensus olan nurdur. Nur, âl