Çağdaş Sözlük

müteşabihat ~ متشابهات

Kamus-u Fransevi - müteşabihat ~ متشابهات maddesi. Sayfa: 1109 - Sira: 14

Qu'est-ce que müteşabihat متشابهات , le sens du mot متشابهات. A propos متشابهات turque. Dictionnaire de langue ottomane

متشابهات fransızca ne demek, متشابهات anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

متشابهات ماذا تقصد الفرنسية متشابهات وسائل الفرنسية متشابهات معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

müteşabihat ~ متشابهات güncel sözlüklerde anlamı:

MüTEşABiHaT ::: Müteşabih olan âyetler. * Birbirine benzer olanlar.(Kur'an-ı Mu'ciz-il Beyan, çok hakaik-i gamızayı nazar-ı umumîyi okşayacak, hiss-i âmmeyi rencide etmeyecek, fikr-i avamı taciz edip yormayacak bir surette basitane ve zâhirane söylüyor, ders veriyor. Nasıl bir çocukla konuşulsa, çocukça tabirat istimal edilir. Öyle de: (Tenezzülâtün İlâhiyyetün ilâ ukul-il beşer) denilen mütekellim üslubunda muhatabın derecesine sözüyle nüzul edip öyle konuşan esalib-i Kur'aniye; en mütebahhir hükemanın fikirleriyle yetişemediği hakaik-ı gamıza-yı İlâhiye ve esrar-ı Rabbaniyeyi müteşabihat suretinde bir kısım teşbihat ve temsilat ile en ümmi bir âmiye ifham eder. S.)(Kur'an-ı Kerim'de müteşebihat vardır dedikleri birinci şüphelerine cevab: Evet Kur'an-ı Kerim umumî bir muallim ve bir mürşiddir. Halka-i dersinde oturan, nev'-i beşerdir. Nev'-i beşerin ekserisi avâmdır. Mürşidin nazarında ekall, eksere tâbidir. Yani, umumî irşadını ekallin hatırı için tahsis edemez. Maahaza avâma yapılan konuşmalardan havas hisselerini alırlar; aksi halde avâm, yüksek konuşmaları anlayamadığından mahrum kalır. Ve keza avâm-ı nâs, ülfet ettikleri üslublardan ve ifadelerin çeşidlerinden ve daima hayallerinde bulunan elfaz, maâni ve ibarelerden fikirlerini ayıramadıklarından, çıplak hakikatları ve akliyyatı fehmedemezler. Ancak o yüksek hakaikin, onların ülfet ettikleri ifadelerle anlatılması lâzımdır. Fakat Kur'anın böyle ifadelerinin hakikat olduğuna itikad etmemelidirler ki; cismiyet ve cihetiyet gibi muhal şeylere zâhib olmasınlar. Ancak o gibi ifadelere, hakaika geçmek için bir vesile nazariyle bakılmalıdır. Meselâ; Cenab-ı Hakk'ın kâinatta olan tasarrufunun keyfiyeti, ancak bir sultanın taht-ı saltanatında yaptığı tasarrufla tasvir edilebilir. Buna binaendir ki; $ âyetinde kinaye tarîki ihtiyar edilmiştir. İ.İ.)

müteşâbihât ::: (a. i. müteşâbih'in c.) : 1) birbirine benziyenler. 2) Kur'ân-ı Kerîm'in mecazî mânâya elverişli âyetleri, (bkz : muhkemât).

müteşâbihât ::: edebî sanatlarla ifade edilmesi sebebiyle mânâsı kapalı olan sözler, âyet ve hadîsler.

MüTEşaBiHaT ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Sana Kur'ân'ı indiren O'dur (Allah'tır). Bunun bir kısım âyetleri açık ve kesindir. Bunlar Kur'ân'ın esâsıdır. Diğer bir kısım âyetler de vardır ki müteşâbihâttır. İşte kalblerinde şüphe bulunanlar, fitne aramak ve te'viline gitmek için Kur'ân'ın müteşâbih âyetlerine uyarlar. Hâlbuki, o müteşâbihin te'vilini yalnız Allah bilir. İlimde derinleşmiş olan kimseler ise; "Biz ona (müteşâbihe) inandık. Açık ve kapalı bütün âyetler Rabbimiz tarafındandır" derler. Bunları ancak akılları tam olanlar iyice düşünür. (Âl-i İmrân sûresi: 7)

Muhkem olan (mânâsı açık olan âyetlere) uyunuz. Müteşâbihâta inanınız. Bunlara inandık hepsini Rabbimiz bildirmiştir deyiniz. (Hadîs-i şerîf-Akîdet-üs-Selef)

Müteşâbih iki kısımdır. 1)Lafzı (sözü) müteşâbih olan âyetler olup yirmi dokuz sûrenin evvellerindeki Sâd, Tâhâ, Elîf lâm mîm, Yâsîn gibi harflerdir. 2) Mânâsı müteşâbih olan âyetlerdir ki, görünen mânâsını vermek günâh olur. Meselâ İsrâ sûresinde; "Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir." meâlindeki âyet-i kerîme gibi. Allahü teâlâ bununla neyi murâd ediyor ise öylece inandım demelidir. Bunun mânâsını ben anlayamam, ancak Allahü teâlâ bilir demek en iyi yoldur. Müteşâbih âyetlerin mânâsını ancak Allahü teâlâ ve Allahü teâlânın kendilerine İlm-i ledün (kendisi tarafından verilen ilim) ihsân ettiği derin âlimler, bildirdildiği kadar anlayabilir. Meselâ tefsîr âlimleri müteşâbihâttan olan "el" kelimesine "kudret, gücü yetmek" mânâsını vermişlerdir. (Kâdızâde Ahmed Efendi, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Râzî, Süyûtî)

müteşâbihât ::: manası kapalı ifadeler , edebi sanatlarla ifade edilmesi sebebiyle manası kapalı olan sözler , ayet ve hadisler , müteşabih olan ayetler , birbirine benzer olanlar

müteşabihat ::: birbirine benzeyenler , lafız ve mana bakımından tevile elverişli ayetler

müteşâbihât ::: (a. i. müteşâbih'in c.) 1) birbirine benziyenler. 2) Kur'ân-ı Kerîm'in mecazî mânâya elverişli âyetleri, (bkz : muhkemât).

MÜTEŞABİHÂT :::

Müteşabih olan âyetler. * Birbirine benzer olanlar. (Kur'an-ı Mu'ciz-il Beyan, çok hakaik-i gamızayı nazar-ı umumîyi okşayacak, hiss-i âmmeyi rencide etmeyecek, fikr-i avamı taciz edip yormayacak bir surette basitane ve zâhirane söylüyor, ders veriyor. Nasıl bir çocukla konuşulsa, çocukça tabirat istimal edilir. Öyle de: (Tenezzülâtün İlâhiyyetün ilâ ukul-il beşer) denilen mütekellim üslubunda muhatabın derecesine sözüyle nüzul edip öyle konuşan esalib-i Kur'aniye; en mütebahhir hükemanın fikirleriyle yeti