meal ~ مال
Kamus-u Fransevi - meal ~ مال maddesi. Sayfa: 1088 - Sira: 5
![](/rsm/fr/105/1088-5.png)
Qu'est-ce que meal مال , le sens du mot مال. A propos مال turque. Dictionnaire de langue ottomane
مال fransızca ne demek, مال anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük
مال ماذا تقصد الفرنسية مال وسائل الفرنسية مال معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية
meal ~ مال güncel sözlüklerde anlamı:
MEaL ::: (Geri dönmek ve rücu eylemek. den) Meydana gelen netice. Mefhum. * Mânası. Kısaca mânası. * Kaymak. * Husul yeri, peyda olunacak yer. * Son, sonuç.(Meâl, te'vilin me'hazi olan "evl" mânasına masdar-ı mimîdir. Bir şeyin varacağı gâye mânasına ism-i mekân da olur ki, te'vilin hasılı demektir. Bundan başka meâl, bir şeyi eksiltmek mânasına da gelir. Onun için örfte bir kelâmın mânasını her vechile aynen değil de, biraz noksaniyle hasılına göre ifade etmeğe de meâl denilmiştir. E.T.)
"); -mal ::: (f. s.) : "süren, sürülen; takılan, sarılan" mânâlariyle terkipler yapar. Rû-mâl : yüz süren. Pâv-mâl : üzerine ayak sürülen, ayak altında çiğnenen.
mâl ::: (a. i. c. : emval) : 1) bir kimsenin tasarrufu altında bulunan değerli ve gerekli şey. 2) varlık, servet. 3) para, nakit, gelir. 4) tüccar eşyası. Beyt-ül-mâl : [Tanzîmat'tan önce] devlet hazînesi; . [Tanzimat'tan sonra] şeriat mahkemelerinde mirasçıları bulunmıyan ölmüş kimselere âit malların hesabı görülen dâire. Re's-ül-mâl : ana para. (bkz. : sermâye).
mâl defterdarı ::: [Tanzîmat'tan önce] devlet mâliyesi işleriyle uğraşan kimse.
mâl-i cizye ::: arazîden alınan haraç.
mâl-i gaybî ::: sahibi çıkmıyan, bulunmuş mal.
mâl-i gayr-i mütekavvim ::: huk. [eskiden] in-tifâı mübâh olmıyan veya mubah olup ta ihraz edilmemiş olan mal. Meselâ : [şarap mal ise de Müslümanlara göre onunla intifa mubah olmadığından mütekavvim değildir. Lâkin dinlerince is-tîmâli mubah olanlara nazaran mütekavvimdir]
mâl-ı Karun ::: mec. çok zengin.
mâl-i menkul ::: nakledilebilen, taşınabilen mal [bina ve arazîden maada]
mâl-i mütekavvim ::: huk. [eskiden] iki mânâda kullanılır : biri intifâı mubah olan şeydir, diğeri mâl-i muhrez demektir. Meselâ : [denizde iken balık gayri mütekavvim olup, tutmak ile ihraz olundukta mâl-i mütekavvim olur. Keza, şıra ile intifa mubah olduğundan mül-i mütekavvimdir]
mâl-i keşûfiyye ::: Mısır'da mansıp almak için kâşifler tarafından valilere verilip Mısır hazînesi arasında, cep harçlığı olarak, pâdişâha gönderilen paralar.
mâl-i mugtenemât ::: vurulan urbandan ele geçen hayvan ve sâirenin bedeli.
mâl-i mukabele ::: tar. timarlardan hâsıl olan gelirler.
mâl-i mukayyed ::: mukataalarla malikânelerin defterlerde yazılı gelirleri.
mâl-i mîrî ::: mîrî'ye, hükümete lit olan mal.
mâl-ı nâtık ::: canlı mal, at, deve, katır gibi dört ayaklı hayvanlar.
mâl-i sâmit ::: cansız mal.
mâl-i uhrevî ::: âhiret için kazanılan sevap.
mâl kalemi ::: mâliye dâiresi.
mâl müdürü ::: kaza mâliye me'muru.
mal sandığı ::: devlet geliri sandığı, vezne.
meâl ::: sözün kısaca anlamı.
MEaL ::: Kur'ân-ı kerîm gibi ilâhî belâgat ve î'câzı (kimsenin benzerini söyleyemeyeceği bir vasfı, özelliği) hâiz (sâhib) bir kitâb yalnız Türkçe'ye değil, hiçbir dile hakkıyle çevrilemez. Kur'ân-ı kerîmin nazm-ı celîlini, aslındaki i'câz ve belâgatını muhâfaza ederek tercüme etmek mümkün değildir. Mûteber tefsîr kitablarının ışığı altında verilen mânâlara da tercüme değil, meâl demek uygundur. (Hasan Hüsnü Erdem)
Meal :::
- Anlam, kavram, mefhum
Örnek: Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor. A. Gündüz - Ortaya çıkan şey, sonuç, netice.
meâl ::: anlam
mâl ::: para , servet
mal ::: mal
mal ::: servet
meâl ::: anlam
-mal ::: (f. s.) süren, sürülen; takılan, sarılan
meal ::: anlam, kavram, mefhum, netice, sonuç
MEÂL :::