Çağdaş Sözlük

kıdem ~ قدم

Kamus-u Fransevi - kıdem ~ قدم maddesi. Sayfa: 949 - Sira: 18

Qu'est-ce que kıdem قدم , le sens du mot قدم. A propos قدم turque. Dictionnaire de langue ottomane

قدم fransızca ne demek, قدم anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

قدم ماذا تقصد الفرنسية قدم وسائل الفرنسية قدم معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

kıdem ~ قدم güncel sözlüklerde anlamı:

KIDEM ::: Öncelik ve eskilik. * Evveli bulunmamak. Ezeli olmak. * Başkasından daha önce olmak. Zamanca daha evvelki olmak. Rütbece daha yüksek olmak. * Cenab-ı Hakkın "Kıdem" sıfatı, yâni; ebedî ve ezelî oluşu.

kadem ::: (a. c. : akdâm) : 1) ayak. (bkz. : pâ). 2) adım. (bkz. : hatve). 3) yarım arşın uzunluğunda bir ölçü. 4) uğur. Hoj-ka-dem : 1) uğurlu; 2) i. eskiden saraylarda bâzı cariyelere takılan ad. Sâbit-kadem : sebat eden, devam eden, sürekli.

"); kıdem ::: (a. i.) : 1) kadîm olma, eskilik, bir işte eskilik. 2) zamanca, me'mûriyetçe, rütbece eskilik. 3) başlangıcı olmıyacak kadar eskilik, ["kıdem", Allah'ın aslî sıfatlarındandır]

kıdem ::: öncelik, öncesizlik.

KIDEM ::: Eğer Allahü teâlâ kıdem sâhibi, kadîm ve ezelî olmayıp hâdis (sonradan yaratılmış) olsaydı, var olmak için kendinden başka bir yaratıcıya muhtâc olurdu. Halbuki muhtâc olmak âciz olmayı berâberinde getirir. Âcizlik ise, Allahü teâlâ için aslâ düşünülemez. Kıdem sıfatının zıddı hudûstur, sonradan olmaktır. Kıdem, Allahü teâlânın zâtı hakkında vâcib oduğundan, zıddı olan hudûs aklen mümkün değildir. (Teftâzânî)

Kıdem :::


  1. Bir görevde rütbece eskilik
    Örnek: Ali Fuad Bey de, parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi, nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır. F. R. Atay

  2. Bir görevde geçirilen süre.

  3. Çalışanın bir işte çalıştığı süre.

kadem ::: ayak , adım , uğur

kıdem ::: eskilik

kadem ::: ‬adım

kadem ::: ayak

kıdem ::: ‬eskilik

kadem ::: (a. c. : akdâm) 1) ayak. (bkz. : pâ). 2) adım. (bkz. : hatve). 3) yarım arşın uzunluğunda bir ölçü. 4) uğur. Hoj-ka-dem : 1) uğurlu; 2) i. eskiden saraylarda bâzı cariyelere takılan ad. Sâbit-kadem : sebat eden, devam eden, sürekli.

kıdem ::: (a. i.) 1) kadîm olma, eskilik, bir işte eskilik. 2) zamanca, me'mûriyetçe, rütbece eskilik. 3) başlangıcı olmıyacak kadar eskilik, [

KIDEM :::

Öncelik ve eskilik. * Evveli bulunmamak. Ezeli olmak. * Başkasından daha önce olmak. Zamanca daha evvelki olmak. Rütbece daha yüksek olmak. * Cenab-ı Hakkın "Kıdem" sıfatı, yâni; ebedî ve ezelî oluşu