Çağdaş Sözlük

fütüvvet ~ فتوت

Kamus-u Fransevi - fütüvvet ~ فتوت maddesi. Sayfa: 887 - Sira: 1

Qu'est-ce que fütüvvet فتوت , le sens du mot فتوت. A propos فتوت turque. Dictionnaire de langue ottomane

فتوت fransızca ne demek, فتوت anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

فتوت ماذا تقصد الفرنسية فتوت وسائل الفرنسية فتوت معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

fütüvvet ~ فتوت güncel sözlüklerde anlamı:

FüTüVVET ::: Dostlara afv ve safh ile muamele. * Yiğitlik. Cömertlik. Lütuf ve ihsankârlık. * Kerem ve seha. * Soy temizliği.

Fütüvvet ::: (a. i.) : 1) soy temiz liği. 2) mertlik, yiğitlik, gençlik, delikanlılık. 3) cömertlik, elaçıklığı. (bkz. : güşâde-destî). 4) eski esnaf teşkilâtı.

fütüvvet ::: iyi geçim, ihsan.

FüTüVVET ::: Dostların aybını örtmesi, bilhassa, düşmanlarının başına gelen belâlara sevinmekten sakınması fütüvvetin îcâblarından, gereklerindendir. (Er-Riyâdü't-Tasavvufiyye)

Fütüvvetin en üstünü, kemâli, kâinâtın efendisi, cezâ gününün şefâatçısı, sevgili Peygamberimize mahsûstur ki; o günde herkesin, "Nefsim! Nefsim!.." diyerek kendi hâlleriyle meşgûl ve telâş içinde oldukları o dehşetli günde; "Ümmetim! Ümmetim!" niyâzını, şefâat kapılarının anahtarı yapacak ve kalblerin mahşer korkusuyla müthiş bir ızdırap içinde titrediği o vakitte, aslâ kendisini düşünmiyerek, ümmetinin başları üstüne himâye kanatlarını açacak ve bütün mahşer meydanını fütüvvet gölgesinin himâyesine alacaktır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

Bâyi' (satıcı), bu mala, şu kadar lira veren oldu deyip, satsa, sonra gaben-i fâhiş olduğu ve başkası, o kadar lira vermediği anlaşılsa, müşteri (alıcı) bey'i (satışı, alış-verişi) fesh edebilir, bozabilir. (Mecelle)

Yolculukta, su, gaben-i fahişle satılırsa veya piyasa fiyatı ile alacak fazla parası yok ise, namazını teyemmüm ile kılması câiz olur. (İbn-i Âbidîn)

FüTüVVET ::: Dostların aybını örtmesi, bilhassa, düşmanlarının başına gelen belâlara sevinmekten sakınması fütüvvetin îcâblarından, gereklerindendir. (Er-Riyâdü't-Tasavvufiyye)

Fütüvvetin en üstünü, kemâli, kâinâtın efendisi, cezâ gününün şefâatçısı, sevgili Peygamberimize mahsûstur ki; o günde herkesin, "Nefsim! Nefsim!.." diyerek kendi hâlleriyle meşgûl ve telâş içinde oldukları o dehşetli günde; "Ümmetim! Ümmetim!" niyâzını, şefâat kapılarının anahtarı yapacak ve kalblerin mahşer korkusuyla müthiş bir ızdırap içinde titrediği o vakitte, aslâ kendisini düşünmiyerek, ümmetinin başları üstüne himâye kanatlarını açacak ve bütün mahşer meydanını fütüvvet gölgesinin himâyesine alacaktır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

Bâyi' (satıcı), bu mala, şu kadar lira veren oldu deyip, satsa, sonra gaben-i fâhiş olduğu ve başkası, o kadar lira vermediği anlaşılsa, müşteri (alıcı) bey'i (satışı, alış-verişi) fesh edebilir, bozabilir. (Mecelle)

Yolculukta, su, gaben-i fahişle satılırsa veya piyasa fiyatı ile alacak fazla parası yok ise, namazını teyemmüm ile kılması câiz olur. (İbn-i Âbidîn)

Fütüvvet :::


  1. Dinî ve mesleki birlik, esnaf teşkilatı.

  2. Anadolu'da 13. yüzyıldan bu yana görülen örgütlenmiş zanaatçılar ve esnaf birlikleri.

fütüvvet ::: yiğitlik , gençlik

fütüvvet ::: ‬gençlik

fütüvvet ::: yiğitlik

fütüvvet ::: eskiden Anadolu’da kurulup gelişen esnaf teşkilatı

Fütüvvet ::: (a. i.) 1) soy temiz liği. 2) mertlik, yiğitlik, gençlik, delikanlılık. 3) cömertlik, elaçıklığı. (bkz. : güşâde-destî). 4) eski esnaf teşkilâtı.

FÜTÜVVET :::

Dostlara afv ve safh ile muamele. * Yiğitlik. Cömertlik. Lütuf ve ihsankârlık. * Kerem ve seha. * Soy temizliği