Çağdaş Sözlük

delalet ~ دلالت

Kamus-u Fransevi - delalet ~ دلالت maddesi. Sayfa: 578 - Sira: 6

Qu'est-ce que delalet دلالت , le sens du mot دلالت. A propos دلالت turque. Dictionnaire de langue ottomane

دلالت fransızca ne demek, دلالت anlamı, manası, fransızca osmanlıca sözlük

دلالت ماذا تقصد الفرنسية دلالت وسائل الفرنسية دلالت معنى الفرنسي، قاموس العربية الفرنسية

delalet ~ دلالت güncel sözlüklerde anlamı:

DELALET ::: Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret.

delâlet ::: (a. i. c. : delâlât) : 1) gösterme, yol gösterme, kılavuzluk, alâmet olma. 2) iz, işaret.

delâlet ::: delil olma, yol gösterme.

Delâlet ::: Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir:
Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet): Bu da ikiye ayrılır:
Delâlet-i vaz’iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin yağmuru anımsatması gibi.
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü, eserin yayıncısını, kainatın Allah’ı anımsatması gibi.
Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu da üçe ayrılır:
Delâlet-i mutabıkiye (Uygunluk): Sözün, ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi.
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme, evden oda gibi.
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık, gönlü geniş, ağzı sıkı gibi.

delâlet ::: delil olma , yol gösterme , delillik , yol göstermek

delâlet ::: ‬delillik

delâlet ::: yol gösterme

delâlet ::: (a. i. c. : delâlât) 1) gösterme, yol gösterme, kılavuzluk, alâmet olma. 2) iz, işaret.

Delalet ::: Gösterme, yol gösterme, kılavuzluk, iz, işaret, aracılık.

Delâlet ::: Gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık

Delâlet ::: Gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık

delalet ::: aracılık, işaret, iz, vasıtacılık

delalet :::

delâlet - gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık

DELALET :::

Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret